“Sometimes you have to succeed to see that there is nothing awesome in the thing which will be achieved!”
“When a powerful storm collides with a much more powerful storm, it will understand that his power was just a dust before the wind! You can be a giant only until a bigger giant comes and erases your existence!”
“Turgut, sıkıntılı olduğu zamanlar sorulara cevap vermez, bu kartlardan birini uzatırdı: Daha gelmedi Bir de kantine bak Bugün yeni fıkra yok Ben ne bileyim ulan (en çok kullanılan kart)”
“Let fascism find not even a single passage to power or else that poisonous snake will infiltrate into the every vital corner of the country and kill the future of the nation!”
“The best dancer is the one who isn’t even aware that she is dancing!”
“People are perfectly capable of ruining their own lives by very themselves without taking any wrong guidance from outside!”
“Evet, aletle öğünmek, diyor Turgut buna. Bir vidasını bile siz yapmadınız, bu kadar gururlanmaya ne hakkınız var? diye tepiniyor.”
“İnsan kaldırımın ortasında kararsız durursa, ya ateş isterler ya da adres sorarlar. Başka bir şey sormazlar.”
“İki yaşında geçirdiği sıtmanın etkisiyle hızlı koşamadığı için saklambaç oyunlarında sık sık ebe olmaktan kurtulamadı. Bu ebeyle onu dünyaya getiren ebe arasındaki ilişkiyi bir türlü bulamadı.”
“Beni kötü yetiştirdiler dostum! Güzeli ifade gücünden yoksun bıraktılar beni.”
“Gözlük takmanın nedenini yıllarca, göze toz toprak kaçması, gözün de böylece yorularak iyi görmemesi sandım. Bugün de öyle sanmak isterdim; bunun kimseye zararı dokunmazdı. Ben de, yalnız bana ait olan bir düşüncenin mutluluğuyla yaşardım.”
“When you are unhappy, do not resist it! Let your unhappiness do its turn. After that the turn comes to the happiness!”
“Even a little adventure in the day will make that day a real day!”
“Apartmanın dünya üzerindeki bu konumunu anlayabilmek için biraz astronomi bilmek gerekiyordu. Oysa, Turgut’un arkadaşlarının karıları, bu bilgiden yoksun oldukları halde, apartmanı ‘elleriyle koymuş’ gibi buluyorlardı.”
“Babası, öğrenci olan oğluna, arada bir aferin, diyor. Ocakçı, kendi bilmiş gibi sevinçli: gülümsüyor. Bat dünya bat. Böyle giderse her mahallede bir Dostoyevski çıkacak Olric. Dünya borsalarında Dostoyevski hisseleri düşecek. Her hafta bir Karamazov, yeraltınız kadar yeraltı.”
“Yüzlerce insan, binlerce insan... çoğu ne kadar önemsiz, ne kadar silik. İçlerinden biri Selim olamaz mıydı? Milyonların içinde sadece bir Selim. Bu tabiat kanunları ne kadar insafsız, diye düşündü. Kime zararı dokunur bunun? Hepsinin eli, ayağı, başı var... Selim gibi. Ne olur bu kadar el, ayak, baş bir araya gelse de sadece bir tanecik Selim çıkarsalar aralarından; ne olur bir tane Selim olsa.”
“Adı: Betonarme Cinayeti. Ortam: bilimsel. Dekor: iskele ve kalıplar. Katil, cinayeti, betonarme projesinin hesaplarını yaparken tasarlıyor: momentleri yanlış buluyor, demirler ters çıkıyor. Öfkesi başına vuruyor. Hesap cetvelini kaptığı gibi dizine çarpıyor, parçalıyor. İntikam almak için uygun bir fırsat kolluyor. Meğer, doğuştan katilmiş de o güne kadar bilmiyormuş. T cetvelini kaptığı gibi sokağa fırlıyor. Koşa koşa inşaata geliyor: etrafta kimseler yok. T cetvelini elinden atıyor, yirmi ikilik bir demir yakalıyor ve cinayeti onunla işliyor. Kayhan sorar: hesapta yanlış bulduğu demirle mi? Evet. Cinayeti onun işlediği de hesapların incelenmesiyle ortaya çıkıyor. Bilirkişi heyeti hesaplara bakıyor: bir demir eksik. Yatağının altında buluyorlar demiri. Peki, idama giderken son sözleri ne oluyor? Ne olacak: beni moment mahvetti. Gerçek katil odur.”