“Adı: Betonarme Cinayeti. Ortam: bilimsel. Dekor: iskele ve kalıplar. Katil, cinayeti, betonarme projesinin hesaplarını yaparken tasarlıyor: momentleri yanlış buluyor, demirler ters çıkıyor. Öfkesi başına vuruyor. Hesap cetvelini kaptığı gibi dizine çarpıyor, parçalıyor. İntikam almak için uygun bir fırsat kolluyor. Meğer, doğuştan katilmiş de o güne kadar bilmiyormuş. T cetvelini kaptığı gibi sokağa fırlıyor. Koşa koşa inşaata geliyor: etrafta kimseler yok. T cetvelini elinden atıyor, yirmi ikilik bir demir yakalıyor ve cinayeti onunla işliyor. Kayhan sorar: hesapta yanlış bulduğu demirle mi? Evet. Cinayeti onun işlediği de hesapların incelenmesiyle ortaya çıkıyor. Bilirkişi heyeti hesaplara bakıyor: bir demir eksik. Yatağının altında buluyorlar demiri. Peki, idama giderken son sözleri ne oluyor? Ne olacak: beni moment mahvetti. Gerçek katil odur.”
“Permanların, Ferrania’dan önce tavşana taptıkları sanılıyor. Fakat adada tavşanın azalması üzerine (Permanlar, soğanlı tavşan yahnisini çok güzel yaparlar) tavşana tapmak yasak edilmiş.”
“Fakat bizde erkeklerin, kırıtmaya çalışarak hizmet etmesi bir garip oluyor. İyi terbiye edilmemiş sirk hayvanlarına benziyorlar. Efendimiz, milletimiz uşaklığa alışamıyor bir türlü.”
“Cam kül tablasında ezdi sigarayı. Söndü sandı. Ama hiçbir şey sönmedi. İki büklüm izmarit tütmeye devam etti. Bir daha denedi. Sonra bir daha. Karardı parmaklarının ucu. Kül yerleşti etle tırnağın arasına. Ama sönmedi sigara.”
“Maddenin hallerinden biri de olağanüstü olandır.”
“Çoğunluğunun bir işte çalıştığı, aynı dükkanlardan alışveriş yapıp aynı yöntemlerle yediği, aynı şeyleri konuştuğu, çocuklar doğurduğu, sonra onların hep birlikte okula gittikleri, aynı renk giysiler sınıflarını geçip mezun oldukları, ardından tabur tabur askeri birlikler oluşturdukları, aynı marşları aynı biçimde söyleyerek aynı koğuşlarda aynı kıvrılışlarla yattıkları ve bu edimlerle beraberlik ruhunu yakaladıklarını sandıkları, sonra bir bavul dolusu anıyla terhis olup eve döndükleri, anne babalarına hiç değişmeyen ve toplumun hazırladığı reddedilmez duygularla sarıldıkları, babalarından devraldıkları yöntemlerle seviştikleri ve babalarından boşalan iş kadrolarına kapılanınca dünyanın yarısını ele gecirmişçesine sevindikleri, sevinçlerini aynı yüz ışıltısıyla yansıttıkları ve tıpkı kendilerinden öncekiler gibi, gene çocuk doģurdukları ve onları besleyip büyütmeye başladıkları ve bütün bu olup bitenlere dönüp duran paslı bir çember diyecekken akıp giden yaşam adını verdikleri uyumsuz bir toplumda, yelken kulaklı bir uyumsuzdum ben.”
“Bu dünyada “hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi!”
“The best thing you can give to a child is to create an environment where the child can develop an independent mind so that he will be the man of no one and the instrument of no system!”
“Bana insanlardan mı bahsediyorsun? demişti. İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir.”
“Stick to the honesty and never leave it!”
“Our real power in life comes from our true thinking!”
“If you can’t control it, you will be the toy of your own mind!”
“When the life is wavy, keep your mind smooth!”
“Great thoughts cannot remain silent. They are born to scream!”
“The untrue things don’t deserve to be respected!”
“The goodnesses you do will beautifully cover you like the beautiful flowers covering a country house!”